Suç ve cezadan doğan şiir: Reading Zindanı Baladı
1854’te İrlanda’nın Dublin şehrinde doğan Oscar Wilde, hayatı boyunca yazdığı tek roman olan Dorian Gray’in Portresi’ne ek olarak şiirdeki ustalığını da kanıtladı. Wilde, 1895 yılında eşcinsellik suçlaması ile karşı karşıya kaldı ve hapse atıldı. 2 yıl kaldığı Reading Hapishanesi hayatında bir dönüm noktası oldu. Daha sonra yayımlanacak olan “Reading Zindanı Baladı” bu hapishanede gördüklerinden sonra ortaya çıktı.
Oscar Wilde, Reading’e 25 Mayıs 1895 tarihinde girdi ve hapishaneden çıktığında takvimler 19 Mayıs 1897’yi gösteriyordu. Şiir ilk kez yayımlandığında Wilde’ın imzasını taşımıyordu. “C.3.3.” adıyla Ocak 1898’de yayımlanan şiir, Wilde’ın hapishanedeyken C blok, 3. kat, 3 numaralı hücrede kalmasını simgeliyordu. 1,5 yıl içinde 7 baskı yapan şiirin yazarının kim olduğu ise kulaktan kulağa yayılarak bilinirlik kazandı.
READING HAPİSHANESİ
Reading kasabası, Londra’dan yaklaşık 60 kilometre uzakta bulunur. “Reading Devlet Hapishanesi” adıyla bilinen hapishane de yine bu beldede yer alır. Hapishanenin halk arasındaki ismi ise “Reading Zindanı”dır. Hapishane bugün kullanımda değil. Dünyadaki ünü ise hiç şüphesiz ki büyük yazar Wilde’ın şiirine ismini vermesiyle oldu.
‘READING ZİNDANI BALADI’ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Wilde’ın kaleme aldığı ve etkileyici dizelerden oluşan balad, aslında gerçek bir olaydan esinleniyor. Gelen mahkumlardan biri idam cezasına çarptırılmıştır ve bu kişinin ismi Charles Thomas Wooldridge’dir. Sevdiği kadını öldüren Charles’a ölüm cezası verilmesi Wilde’ı derinden etkilemiş olacak ki, ortaya bu şiir çıkmış:
“Şimdi yatsın orada sessizce,
Ölüler dirilinceye dek mahşerde:
Lüzumu yok gözyaşı dökmenin,
Ya da beyhude serzenişlerin:
Bu adam sevdiğini öldürmüştü,
Ve bu yüzden de ölmüştü.”
İnfaza kadar olan süre 3 haftaydı ve Charles bu süreyi Reading Hapishanesi’nde geçirecekti. Charles, bu cinayeti anlık bir cinnetle işlemişti. Hapishanedeki rahibe eyleminden dolayı azap içinde olduğunu ifade ettiğinde artık çok geçti. 7 Temmuz 1886 tarihinde, henüz 30 yaşındayken hapishane avlusunda idam edilen Charles, bu dünyaya veda ettiğinde arkasından bir balad yazılacağından habersizdi elbette. Bu süreçte onu gözlemleme fırsatı bulan Wilde’ın zihninde muhtemelen şiir yavaş yavaş oluşuyordu:
“Yürüdü nöbetçi avluda, altı hafta boyunca,
Üzerinde hırpani, boz bir kıyafetle;
Bir de başında kasketle,
Ve hafif, şen adımlar ile;
Oysa ben görmemiştim bir kez dahi
Güne böyle efkarla dalan birini.”
OSCAR WILDE ŞİİRİNDE NE ANLATMAK İSTİYOR?
Yayımlandığı günden beri üzerine en çok konuşulan şiirlerden biridir Reading Zindanı Baladı. Önce kime ait olduğu bilinmeyen ve merak konusu olan şiirin daha sonra Wilde’a ait olduğu ortaya çıkmış ve bu kez daha fazla konuşulmaya başlanmıştır. “Herkes öldürür sevdiğini” cümlesiyle onun tam olarak ne anlatmak istediği çokça yazılıp çizilmiştir.
Mahkûmun sevdiği kadını öldürmüş olması Wilde’ın üzerinde durduğu konudur. Charles’ın bu cinayeti bir aldatılmanın ardından işlediği de söylenmektedir. Peki Wilde bu şiirle cinayeti meşru mu görmüştür? Adama duygusal yaklaşmış olması ve ölümüne üzülmesi idam cezasının yanlış olduğu sonucunu mu ortaya çıkarır? Wilde’ın inancı bu yönde midir?
Wilde şu cümlelerle aktarıyordu Charles ile kader ortaklığını:
“Kuşatmıştı ikimizi de zindan duvarları,
Öteki adamlardık ikimiz de;
Dünya bizi kalbinden söküp atmıştı,
Tanrı bizden yana bakmıyordu bile:
Günahı bekleyen bir demir kapan
Kıskıvrak yakalamıştı ikimizi de.”
Ozan şiirinde ayrıca hapishane koşullarını da eleştirir. Dönemin hapishanelerinin adeta bir izdüşümü olan Reading, şartların mahkumlar için iyi olmadığı hapishanelerden biridir. Hapis yaşamının bunaltıcı yanlarını dizelerinde anlatır ve ürkütücü bir şekilde resmeder.
Charles Thomas Wooldridge’in öyküsü ekseninde bir anlatı sunar Wilde. Umutsuz durumlardan doğan umutsuz bir şiirdir bu. Hükümlünün ruhsal durumuna bir acıma söz konusudur aynı zamanda. Bu acıma adaletin durumunu da sorgular. Tanrı’nın adalet anlayışı ve insanın adalet anlayışının karşılaştırıldığını da sezeriz. İdam cezasına çaptırılan kişi ekseninde kendi durumunu da sorgular Wilde. Belki de kendi ölümünün de bu şekilde olacağını düşünmüştür. Bir zindanda çürüyüp gitme düşüncesi onu böylesine karamsar bir şiir yazmaya itmiştir.
“Ve şunu da bilirim,
Ve herkes bilsin isterim,
İnsan eliyle yapılan her bir hapishane
Utanç tuğlalarıyla örülmüştür,
İnsanın insana yaptığını İsa görmesin diye
Demir parmaklıklarla sarılmıştır.”
SONSÖZ
Reading Zindanı Baladı’na yalnızca kişisel bir dramın şiiri demek eksik olacaktır. Toplumsal adalet, merhamet ve ahlak gibi evrensel temalara da değinen Wilde, etkisi bugün dahi hissedilen unutulmaz mısralara imza atıyor. Viktorya Dönemi İngiliz adalet sistemini eleştiren Wilde, sebebi her ne olursa olsun idama karşı bir safta yer alıyor. Sevgi ve nefret, merhamet ve zulüm ilişkisi de yine satır aralarında işleniyor.
Suç ve akabinde verilen ceza edebiyatta bugüne dek işlenen köklü temalardan biri olarak karşımıza bir kez daha çıkıyor. Bu kez bir vicdan muhakemesi ekseninde ve Wilde’ın bakış açısıyla tabii ki. Parmaklıkların ardından doğan Balad, özgür dünyanın gökyüzünde yankılanıyor.
Can Yayınları’nın Kısa Klasikler dizisi kapsamında okura sunduğu “Reading Zindanı Baladı”, Fatih Demirci çevirisiyle yayımlandı.
Keyifli okumalar dilerim:
“Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!”