O kürsü ‘devletle ve milletle bütünleşme’ kürsüsü olmalıdır
TBMM Genel Kurulu'nda İklim Kanunu Teklifi görüşmeleri sırasında DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, konuşmasının sonunda Kürtçe “Xwedê bela bide we” (Allah belanızı versin) dedi ve kürsüden indi.
TBMM Başkanvekili Pervin Buldan, milletvekili yerine giderken en son ne dediğini sordu ve Türkçeye çevirdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, “Temiz dille, kimseye hakaret etmeden konuşmak için gayret ve çaba göstereceğiz dedik ama kabul edilebilecek bir şey değil. Milletin kürsüsünden millete bela okumak kadar yanlış bir şey olamaz. Sayın vekil özür dilesin ve lütfen buna müsaade edilmesin.” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez de “anlamadığımız bir dille bu ifadelerin kullanılmasına” itiraz etti ve Buldan’ın tercüme etmesine tepki gösterdi; “Siz çevirmen değilsiniz.” dedi. Çömez, “Elbette meramımızı sert cümlelerle ifade edebiliriz ancak bu çatı altında bela okuyarak meram ifade edilmez. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Kaldı ki ne tür bir bela okunduğunu sizin tercümanlığınızla öğrenmiş olduk Sayın Başkan. Lütfen bunlara müsaade etmeyin. Hele hele bizim anlamadığımız bir dille bu ifadelerin kullanılması kabul edilemez.” diye konuştu.

Millet Meclisi!
Hem de Büyük Millet Meclisi
Daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Rastgele sözcükler değildir.
Her ek sözcük savaş alanlarında ve büyük bedeller ödenerek tarihin belli bir aşamasında eklenmiştir.
Her sözcük anlamı açısından özenle seçilmiştir.
Milletvekilliği de öyle.
Adları konulurken “vekil” olduklarını unutmamaları özel olarak vurgulanır.
Onlar bir görevlidir.
Geçici olarak oradadırlar, vekaleten görevlidirler.
Milletin arzusunu yerine getirmek için seçilmişlerdir.
O kürsü milletin saygınlığını temsil eder.
Saygılı olmak zorundasınız!
Çok açık yazacağım.
Bu da benim görevim.
Bu millet bu “vekilliği” hak etmiyor.
En sert eleştiri yapılır.
Ama devlet dediğiniz bir kurallar bütünüdür.
Uymak zorunda olduğunuz, altında imzanızın bulunduğu kurallar.
O devletin vatandaşı ve o devletin milletinin vekilisiniz.
Bela okumakla neyi nasıl düzelteceksiniz.
Ya da Türkçe bela okusa sanki iyi mi olacak…
İşçiniz sizden çözüm bekliyor. Canımıza tak etti artık!
Çiftçiniz.
Sanayiciniz.
Esnafınız.
Emekliniz.
Kadınıyla erkeğiyle…
Genciyle yaşlısıyla…
Analar… babalar… eşler… kardeşler…
Türküyle Kürdüyle…
Çözüm bekliyor.
Hepsi bir yana etrafımız ateş çemberi!
ABD ve İsrail kanatlarının altına mı gireceksiniz…
İkisi de gel gel yapıyor.
Şu sözlerinize bir bakın!
Tartıştığınız konuya bakın!
Nasıl o kürsüden bela okursunuz!
Meselenin Kürtçe-Türkçe konuşmak olmadığı…
Yalnızca “Terörsüz Türkiye” demenin bir çözüm olmadığı…
Çok açık ortaya çıkmıyor mu…
O kürsü “devletle ve milletle bütünleşme” kürsüsüdür.
O Meclis “devletle ve milletle bütünleşme” mekânıdır.
Bu bir program dahilinde sağlanacaktır.
Bu program tartışılıp mükemmelleştirilmelidir.
Yoksa o kürsüden yalnızca bela değil başka şeyler de okunur.
İzin verilemez!
SATILIK TÜRKİYE YOK
ABD’deki kaynaklardan gelen bir haber.
Aslında birkaç ay öncesine, mayıs ayına dayanıyor.
Ama sanki en son NATO toplantısında “yeni dönem” ayak sesleri geliyor gibi.
- ABD Körfez sermayesi, Türk şirketleri ve ABD şirketleriyle üçlü bir mekanizma kuracakmış.
- Suriye-Gazze-Ukrayna’nın imarı için çalışmak istiyorlarmış.
- Erdoğan ve Trump görüşecek.
- 100 milyar dolarlık bir dosya hazırlanıyor.
- Güvenilir Türk firmaları aranıyormuş.
…
Durun hemen kalkıp oynamayın.
Dans ettiğiniz ABD emperyalizmi.
Bir bedeli var.
Söylememe gerek var mı?
Geçmişimiz bu tür belalarla dolu.
“E … çok ihtiyacımız var.”
Bilmez miyim…
Belalımız da bunu biliyor zaten.
Kara kaşımıza hayranlığından doğan bir “dostluk” değil… bir çay kaşığı bal.
MECBUR MUYUZ
Oysa karşılıklı kazan-kazan ilişkisini kurabileceğimiz başka bir dünya var.
İstersek eşit bir masa kurar, baş köşeye de otururuz.
O gücümüz var.
ABD bunu da biliyor. Derdi ve korkusu da o zaten.
Ah bir de Ankara bilse.
TRUMP’A GÖRE GAZZE’DE ATEŞKES YAKINDA
DONALD Trump'ın önümüzdeki günlerde olası bir ateşkes anlaşmasına ilişkin sürpriz öngörüsü, yazıyı yazdığım bugün (28 Haziran) basında yer aldı.

ABD Başkanı Donald Trump cuma günü yaptığı açıklamada, İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşa ilişkin Gazze'de bir hafta içinde ateşkese varılmasının mümkün olduğuna inandığını belirtmiş. Trump, Filistin bölgesinde İsrail ile Hamas arasında çatışmaların durdurulmasına yönelik çalışmalarda yer alan bazı kişilerle az önce görüştüğünü ve Gazze Şeridi’nde “önümüzdeki hafta içinde ateşkes sağlanabileceklerini düşündüklerini” söylüyor.
ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ofisinden bir sözcü, Trump'ın yorumlarının ötesinde paylaşacakları bir bilgi olmadığını belirtti.
İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'ın pazartesi günü Washington'a giderek Trump yönetimi yetkilileriyle Gazze, İran ve Netanyahu'nun olası bir Beyaz Saray ziyareti hakkında görüşmeler yapmayı planladığı da haberde yer alıyor.
Bilindiği gibi Hamas, savaşı sona erdirecek herhangi bir anlaşma kapsamında Gazze'de kalan rehineleri serbest bırakmaya hazır olduğunu söylüyor.
İsrail ise savaşın ancak Hamas'ın silahsızlandırılması ve dağıtılmasıyla sona erebileceği görüşünde.
BRAD PİTT’İN EVİNİ HIRSIZLAR TALAN ETTİ
BRAD Pitt’in Los Angeles’teki milyonlarca dolar değerindeki evine hırsızlar girmiş. Evi talan etmişler. Pitt, kız arkadaşı Ines de Ramon ile birlikte yeni filmi “F1”in galası için Londra’ymış. Ev perişan durumdaymış…
Pitt’e üzüldüğümden değil de… dünyanın birçok yerinde malı-mülkü var zaten… çenemizi yormamızın nedeni… ABD’de yaşamanın artık ne kadar güvensiz olduğu konusunda şüphesi olanlar varsa bir göz atsınlar diye…