Tek çözüm çağdaş bir devlet politikası oluşturmak! Rotatifler durdu duracak yayıncılık derin krizde
Kitap baskı sayısı geçen yıla göre yüzde 12 azaldı. Çıkmaza sürüklenen yayıncılık sektörü durma tehlikesiyle karşı karşıya. Kaynak Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Tunca Arslan, Türkiye’nin çağdaş, istikrarlı bir kültür sanat ve yayıncılık politikasına ihtiyaç duyduğunu söyledi.


Hayat pahalılığının artması, döviz kurunun yüksekliği, düşen alım gücü en çok yayıncılığı etkiledi. Yayınevleri, editörler, yazarlar, okurlar kısacası yayıncılığın bütün tarafları mutsuz ve şikâyetçi.
Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği (YAYBİR)’nin mayıs ayında açıkladığı verilere göre kitap üretimi geçen yıla göre yüzde 12 azaldı. 2024’te 161 milyon 382 bin 548 adet olan kitap üretimi, 2025’te 141 milyon 953 bin 230 adede geriledi.
Açıklanan bandrol verilerine göre yetişkin kültür, kurgu edebiyat, çocuk-gençlik ve eğitim yayınlarında düşüş yaşanırken akademik ve inanç yayınlarında artış gözlendi.
Peki Türkiye’de yayıncılık neden ve nasıl bu noktaya geldi? Sorun yalnızca ekonomi kaynaklı mı yoksa Türkiye’nin çağdaş bir kültür politikası oluşturmada yaşadığı eksiklikler mi?
Kaynak Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Tunca Arslan’la Türkiye’deki yayıncılığın geldiği noktayı konuştuk.
EN KOLAY ŞEY OKURU SUÇLAMAK
- Türkiye’de kitap üretimi ve kitap okuru giderek azalıyor. Başta kitap yayıncılığı olmak üzere yayıncılık nereye gidiyor?
En kolay şey, bu noktaya gelinmesinde okuru suçlamak, “Okumayan bir ülkeyiz!” demek. Son 10-15 yılda bir başyapıt üretememiş "yeni" edebiyatımızın saç baş yoldurttuğu ve al gülüm ver gülüm ilişkilerinin doruğa çıktığı, eleştirinin yerlerde süründüğü, nitelikli çevirmenlerin sektörden uzaklaştığı, yayınevlerinin "ucuz" editör çalıştırmayı kâr saydığı, devletin kağıt üretemediği bir yayıncılık ikliminde okur ne yapsın... Türkiye'de yayıncılık hiçbir zaman iyi noktada olmadı belki ama çok kötü bir yere doğru gittiği kesin.
TUTARLI, ÇAĞDAŞ BİR DEVLET POLİTİKASI YOK
- Şu anda yazarlar yeterli düzeylerde telif alamadığı için mutsuz, editörler çok düşük ücretlerle çalışıyor, yayınevleri maliyetlere yetişemiyor, okurlar hem nitelik açısından hem de ekonomik açıdan şikâyetçi. Herkesin mutsuz olduğu bir sistem var. Neden bu noktaya geldik?
Bu tablonun en büyük nedeni, Türkiye'de devletin hiçbir zaman tutarlı, istikrarlı ve çağdaş bir kültür-sanat ve yayıncılık politikası olmaması. İki yıl önce Tüyap kitap fuarından aldığım ve bir devlet kurumu tarafından yayımlanan 500 sayfalık bir kitabın etiket fiyatı 6 (altı) liraydı. Demek ki okura ucuz kitap ulaştırabilmek mümkün ama bunun bir iki örnekle sınırlı kalmaması, yaygınlaştırılması, bir zamanların Tercüme Bürosu örneği gibi yapısal bir niteliğe kavuşturulması lazım. Dünya ve Türk klasiklerini, hele de telif hakkı kalmayanları çok ucuza okumak mümkün ama inanılmaz fiyatlar ödeyerek almak zorunda kalıyoruz bu kitapları. Kısacası, bu noktadan kurtulmanın tek çaresi, bir devlet politikasının oluşturulması.
KÂĞIT SORUNU EN BAŞTA GELİYOR
- Sizce yayıncılıkta başlıca sorunlar nelerdir? Hangi adımların atılması gerekir?
Yayıncılığın başlıca sorunlarını, en başta kağıt sorunu olmak üzere maliyetlerin aşırı yüksek oluşu, vergi adaletsizliği, Kültür Bakanlığı desteklerinin yetersizliği, yazar, çevirmen ve editörlerin Türkçe katliamına ortak olmaları şeklinde sıralayabilirim.