Şiir dergiciliği soruşturmamıza devam ediyoruz: Şiiri sosyal medya tuzağından kurtaralım
Sincan İstasyonu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Abdülkadir Budak, günümüzdeki şiir dergiciliğini değerlendirdi. Budak, dergiciliğin amacının şiiri sosyal medya tuzağından kurtarmak olması gerektiğini belirtti


Şiir dergileri, çağdaş Türk şiirinin atardamarlarından biri olarak kabul ediliyor. Peki günümüzde de böyle mi? Şiir dergiciliği ve genel anlamda edebiyat dergiciliği ne durumda? Bütün bu soruları Sincan İstasyonu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Şair Abdülkadir Budak’a sorduk.
‘ŞİİR DERGİCİLİĞİNİ BİRKAÇ DERGİ TEMSİL EDEBİLİYOR’
Şiir dergiciliğini masaya yatırıyoruz. Sizce günümüzde şiir dergiciliği ne durumda?
Şunun altını baştan çizmeliyim: Sincan İstasyonu, şiir dergisinden çok, edebiyat dergisidir. Zaman zaman öyküye, denemeye ve nitelikli olması ve edebi tat taşıması koşuluyla farklı yazılara da yer veriyoruz. Şiir şiirden öğrenilir düşüncesine bağlı kalarak iyi şiirlere yer vermek çabamızın başında geliyor. Şiir üstüne yazılmış nitelikli yazılara ve eleştirel dokunuşlara da elbet. Şiiri sosyal medya tuzağından, çalakalem hazırlanan internet sitelerinin pençesinden kurtarmak, iyi bakan ikinci göz ya da elek olabilmek sadece bizim değil, bütün şiir dergilerinin amacı olmalıdır. Şiir dergiciliğini ne yazık ki birkaç nitelikli dergi temsil edebiliyor.
‘ŞAİR KİŞİLİĞİNİN DE NABZI DERGİLERDE ATAR’
Şiirin nabzı dergilerde atıyor denilirdi. Siz katılır mısınız bu görüşe? Eğer bu görüş doğruysa bugün için de geçerli mi?
Aidiyet duygusunu canlı tutmak isteyen her şair ya da yolun henüz başında olanlar için edebiyatın (burada şiirin) nabzı dergilerde atar, atıyor. İyi şiirin peşinde olmanın yanında, kendi yazdıklarının hizasına bakmak, günümüzde yazılan şiirin hangi eğilimleri taşıdığını öğrenmek için de dergi takipçisi olmak gerekir. Şiir yazmak yetmez, şiire dair hareketlerden, gelişmelerden, değişimlerden de haberdar olmak gerekir. Şiir dergileri bu minvalde değerli malzemeler sunar. Şair olmak için iyi şiir yazmak yetmez; nerede göründüğün, kimlerle yan yana olduğun/olmadığın, hangi dergide yer aldığın ya da almadığın ayrı bir önem taşır. Bunun için bile dergileri izlemek, aralarındaki farkları; kimin kiminle birlikte olduğu ya da ayrıştığını saptamak için iyi bir dergi okuru olmak gerekir. İlkelerine, dünya görüşüne, ahlaki ya da siyasal tercihlerine taban tabana zıt iki ayrı dergide görünmen kişilik parçalanmasına, ilkesizliğe yol açabilir. Bunlar tedavülden kalkmış gibi görünüyorsa da, şiirin bir kişilik sanatına olduğuna inanmışlar için değerini bugün de, yarın da koruyacaktır. Sadece şiirin değil, şair kişiliğinin de nabzı dergilerde atar, atacaktır.
‘OKURUN GÜVENİNİ KAZANMAK ZORUNDASINIZ’
Bir şiir dergisinin nitelikli kabul edilebilmesi için nasıl olması gerekir?
Buna zaman içinde okurlar, yazarlar ve genel anlamda edebiyat kamuoyu karar verecektir. Günümüz şiirinin ustalarıyla en gençleri niteliksel anlamda bir araya getirme çabası verirseniz, adın ağırlığından çok şiirin ağırlığına dikkat ederseniz, daha da önemlisi belli ilkelere bağlı kaldığınızı da hissetirmeyi başarırsanız kabul görmeyi arttırırsınız. Şu da var: Adı üstünde “süreli yayın”dır dergi. Vaktinde çıkması, bu istikrarı koruması gerekir. Sincan İstasyonu’nun en büyük övünç kaynaklarından birisi 18 yıldır “vaktinden önce” çıkıyor olmasıdır. Okurun (abonenin) güvenini bu anlamda da kazanmak zorundasınız.
EDEBİYAT DERGİSİNİN İLKELERİ OLMALI
Eskiden edebiyat dergileri bir davayı güderdi. Hâlâ öyle mi? Ya da öyle olmalı mı?
Misyon dergisi olmak önemli de bunu ilkeli olmak, belli başlı kriterlere sahip olmak diye genişletmek isterim. Bir derginin (yayın yönetmenine bağlı olarak) siyasi bir görüşü, tercihi olmuştur, olacaktır. Ama bunu sözgelimi bir siyasi parti organına indirmekten de uzak kalınmalı derim. Faşizme karşı olmak, emeğin, insanı insan yapan değerlerin yanında olmak, iyi şairin aynı zamanda iyi bir insan olmasını gözetmek, bu konuda azami hassasiyeti göstermek yeterli sayılmalıdır. Bilgi sahibiyseniz, adını şaire çıkarmış ama insan olamamışlara iyi şiir de yazsalar yer vermezsiniz örneğin.
ELEŞTİRİ KİTAP TANITMA ÇERÇEVESİNDE KALDI
Günümüzde en çok konuşulan konulardan biri eleştiri ya da eleştirisizlik. Bugün şiirin teorisi ne ölçüde yapılıyor? Dergilerin eleştirideki rolü nedir?
Bir dergi yayın yönetmeni olarak en üzüldüğüm nokta, eleştiri işinin şairlere (o da kitap tanıtma çerçevesinde) bırakıldığıdır. Şair, kendisi hakkında yazacağına inandığı öteki şairin kitabı hakkında yazıyor artık. Kendisine uzak olmakla birlikte, hak ettiğini düşündüğüne yazan pek kalmadı. Övgüye endeksli kitap tanıtma yazıları eleştiri yerine konuyor. Kısacık bir kitap tanıtma yazısında bile, istenirse o şairin önceki yaptıklarına, genel şiir poetikasına dair ipuçları verilebilir. Kuşağı, yaşıtları arasında varsa bir ayrıcalığı birkaç cümle bile olsa yansıtılabilir. Bir şairin bütününe bakmak için toplu şiirlerinin baskısını beklemek gerekmez; önceki tek tek kitaplarına bakılarak bile geneli işaretleyecek çıkarımlarda bulunulabilir.
Yani kitap merkeze alınarak halka genişletebilir. Bir şiirden hareket edilse bile, şairinin genel şiir serüvenindeki kimi özellikleri ortaya konabilir. Bu konuda yetkin bir ismi anmam hakkaniyetli olacaktır. Mahmut Temizyürek’in “Gölgesi İnsan Bedeni Doğa” adlı kitabını okuyanlar bilirler; bir şiirden hareketle bir şaire nasıl varılabildiğini görürler. Turgut Uyar’ın “Bir Şiirden” adlı kitabıyla boy ölçüşecek yetkinliktedir. Elbette Orhan Koçak’ın, Necmiye Alpay’ın şiir/şair yazıları böyledir. Daha da olsun istenir.